Bireysel DanışmanlıkMakalelerVan Psikolog

Sevmeyi İmkansız Kılan Bozukluk: Depersonalizasyon Bozukluğu

Her 100 kişiden birinin karşılaştığı sanılan bu durum kolayca tanısı konan bir hastalık değil.

“Kişiliksizleşme” ve “gerçekdışılaşma” olarak da adlandırılan depersonalizasyon bozukluğunda kişi kendine yabancılaşarak, bedenine uzaktan bakıyormuş hissine kapılır ve gerçeklik duygusunu yitirir.

Bu olgu, aslında akut kaygı ve travma dönemlerinde gerçekliğin üstünü kapatan bir tür savunma mekanizmasıdır.

Şizofreni kadar yaygın

Bu nadir görülen bir bozukluk değil. 2017 öncesi yapılan üç farklı araştırmaya göre her 100 kişiden biri bunu yaşıyor.

Uzmanlar bunun obsesif kompulsif bozukluk ve şizofreni kadar yaygın olduğunu ve onlarca yıldır tıbbi anlamda ruhsal hastalıklar arasında kabul edildiğini söylüyor.

Tedavi edilmeyen hastalar, bu bozuklukla hayatları boyunca yaşamak zorunda kalabiliyor.

Ancak hastalığı tanıyan uzman sayısı oldukça az.

Depersonalizasyon bozukluğu yaşayan bir doktor, aile hekimliği eğitimi sırasında ya da tıp fakültesinde depersonalizasyon bozukluğunun anlatılmadığını söylüyor.

En az iki hastasına yanlış teşhis koyduğunu söyleyen doktor, meslektaşlarının çoğunun bunu duyduğuna inanmadığını belirtiyor.

Teşhis ve tedavi sorunları

Teşhis sorunlarına ek olarak, tedaviye erişimde de sorunlar var.

Bir yıl bekledikten sonra Sarah ücret ödeyerek Londra’nın güneyindeki bir uzman kliniğe gitmeye karar vermiş.

“Düzenli olarak panik ataklar yaşıyordum. Çok çok korkmuştum. Bir krizdeydim” diye anlatıyor.

Klinikteki Depersonalizasyon Bozukluğu Servisi sadece 18 yaş üstü hastaları kabul ediyor; zaten bu hastalık da genelde ergenlik çağında başlıyor.

Kliniğin başındaki Dr. Elaine Hunter çocukları ya da gençleri geri çevirmekten endişe duyduğunu belirtiyor.

“Dehşete düşmüş 15 yaşındaki çocuğunu bize getirenleri görünce üzülüyoruz ancak yapabileceğimiz pek bir şey yok” diyor.

Hunter hastalarından birinin bozukluğu 13 yaşında yaşamaya başladığını ve günde 10’dan fazla panik atak yaşayarak iki yıl boyunca evden çıkamadığını anlatıyor. Hasta başlarda kendi anne ve babasını tanıyamayacak haldeymiş. 18 yaş altındaki hastalar için de hizmetin gelişmesini umuyor.

Bir çeşit bilişsel davranışçı tedavi yöntemi geliştiren Hunter, tıp uzmanlarının bu konuda eğitim alması gerektiğini savunuyor.

Hunter’ın hastalarından biri, satış müdürü Sarah Ashley, tedavinin ardından ruh sağlığında büyük fark yaşadığını söylüyor.

“Başta ellerime ve vücudumun diğer yerlerine bakıyor ama tanıyamıyordum. Aynaya baktığımda sanki başkasının yüzüne bakıyormuşum gibi geliyordu. Yemek yiyemiyor ve uyuyamıyordum. Şimdi eğer biraz depersonalizasyon olursa çabucak başa çıkabiliyorum” diyor.

Dr. Hunter, hastaların Google üzerinden kendi teşhislerini koyup aile hekimlerine başvurduğunu, oysa bunun tersinin olması gerektiğini belirtiyor.

* Bu haber BBC Türkçe’de ilk kez 2017’de yayımlandı.

Uzman Psikolog Hüseyin EROL

Uzman Psikolog Hüseyin EROL 2009 yılında Dicle Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olmuştur. Yüksek lisans eğitimini Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uygulamalı Psikoloji Tezli Yüksek Lisans Bölümü’nde tamamlamıştır. Sanata olan yoğun ilgisinden dolayı Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Tv Bölümünü de okumaktadır. Bilişsel Davranışçı Terapi, Cinsel Terapiler, EMDR, Sağlık Bakanlığının Düzenlediği 3 Basamaktan Oluşan Uyuşturucu Uyarıcı Madde Bağımlılığı Tedavi Eğitimi, Şema Terapi, Tıbbi Hipnoz ve Ericksonian Hipnoterapi yaklaşımlarında eğitimlerini tamamlamıştır. Ayrıca Sağlık Bakanlığınca ‘Psikolojinin Tıbbi Müdahalelerde Bulunma Yetkinlik Belgesi’ne de ayrıca sahiptir. Columbia Üniversitesi ve Bilgi Üniversitesi işbirliğinde yürütülen Uluslararası Travma Çalışmaları programına katılmış, bireysel ve toplumsal travmalara müdahale üzerine eğitimler almıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir