MakalelerUncategorized

Yalnızlık Salgın Gibi Yayılıyor

Yaşantımızda bize anlam veren nedir? Bazı insanlar buna iş, şöhret veya para yanıtı verebilir. Ancak yapılan çalışmalar arkadaşların ve ailenin kayda değer bir servet olduğunu gösteriyor. Bağlanma ihtiyacı doğuştan olsa da bazılarımız yalnızız. Diğer taraftan, bazılarımız gün boyunca başkaları tarafından kuşatılmış, hatta yıllardır evli olsa da derin bir yalnızlık hissetmektedir. Yalnızlık ve izole hissi her yaş insanı etkiler ancak gençler ve yaşlılar gibi bazıları diğerlerinden daha fazla etkilenir. Bir gencin 1000 instagram, twiter vs bağlantısı olması, bu geniş ağların, duygusal yalnızlığını ve duyduğu kederi iyileştiremediği söylenebilir. Daha az sayıda ancak daha gerçekçi ilişkiler daha önemlidir. Yaşlılarda da yalnızlık ve izolasyon riski yüksektir. Araştırmalar 60 yaş üstü kişilerin yüzde 20’sinden fazlasının kendilerini çok  yalnız hissettiğini gösteriyor.

Yalnızlıktan mustarip olmak fiziksel acı çekmeye benzer. Bir deneyde, ağrı kesici kullanımı yalnızlık ağrılarını azaltmıştır. Bir doz parasetamol alan yalnız bireylerin taramalarında, beynin ağrı işleyen alanlarında azalmış aktivite gözlemlenmiştir. Ayrıca yalnızlık, zarar ve tehlikeyle karşılaşan bir kişide savaş ya da kaç tepkisini arttırmaktadır. Bu yüksek tepki kişiyi aşırı hassas yapabilir hatta sinirlendirebilir. Başkalarıyla bağlantı kurmak yerine yalnız kişi diğerlerine saldırır. Sürekli tehdit altında olmak kişide zararlı bir tecrit ve kopukluk döngüsünü de besler.

İsvicre’nin Davos kentinde  her sene düzenlenen Dünya Ekonomik Forumunda  2019 yılında dünyada karşılaşabileceğimiz en büyük 3 sorun olarak “Yalnızlık,” “Olumsuz Hava Koşulları,” ve “Küresel Ekonomik Güvenlik Açığı” gösterildi.  Yalnızlık konusunda bu  sene bazı uzmanlar, “Yalnızlık Salgın mı?” başlığı altında  toplulukların yalnızlıklarının sebeplerini ve etkilerini ele almak için neler yapılabileceğini ve ayrıca şirketlerin ve hükümetlerin bu konuyu ciddiye almaları gerektiğini tartıştılar.

Forumda kronik yalnızlığın, 25 yaşın altındaki kişilerin % 40’ının yalnız hissettiklerini bildiren nesiller boyu olan bir  sağlık sorunu olduğu ve yalnızlığın  sadece bir kişinin sağlığı üzerinde bir etkiye sahip olmadığı, ekonomiye de  büyük etkileri olduğu konuşuldu.

Yalnızlık artık dünyadaki hükümetlerin ele almaya başladığı bir alan olarak ortaya çıkmaya başlıyor. Örneğin 2018 yılında İngiltere’de yalnızlıktan sorumlu bir bakanlık kuruldu. İngiltere’nin Ulusal İstatistik Ofisi aynı yıl 16 ile 24 yaşları arasındaki kişilerin 65 yaşından büyük olanlardan daha yalnız hissettiklerini bildiren istatistikleri yayınladı. Ayrıca yalnızlığın kötü yaşam beklentisi ile ilişkili olduğu konusunda uyardı.

2017 yılında  yayınlanan İngiltere hükümetinin raporu, yalnızlığın fiziksel ve zihinsel sağlık üzerindeki etkisini göstererek, günde 15 sigara içmek kadar zararlı etkileri olduğunu ortaya koydu. Bir bilimsel çalışma, yalnızlığın bir halk sağlığı sorunu olduğunu savundu.

Dünya Ekonomik Forumundaki konuşmacılardan Yale Üniversitesi Psikoloji Profesörü Laurie Santos’a göre sosyal bağlantı alanında, daha iyi hissetmek için  peşinden gittiğimiz veya yaptığımız birçok şey hakkında zihnimiz bize yalan söylemektedir.  Sosyal ağlarda yanlış şeyler ararız. İnsanlar işten eve gidiş yolunda tanımadığı kimselerle sohbet etme yerine telefon, sosyal medya gibi kanalları tercih etmektedirler.

Santos, aileyi görmek veya bir  yabancı ile banka veya trende konuşma gibi basit şeylerin  insanlarda daha iyi hissetmeyi sağlayacağını gösteren,“Mistakenly Seeking Solitude” adlı ünlü bir çalışmayı örnek gösterdi.  Bu tip sosyal davranışların bizi daha iyi hissetmemizi sağlayacağını düşünmeyeceğimiz için, bu bağlantıları kurmaya eğilimli olmadığımıza  ve bu yüzden  kendimizi daha fazla tecrit ettiğimize ve  yalnızlığa yol açmaya daha yatkın olduğumuz üzerine konuştu. Santos “Bizler sosyal hayvanlarız, ancak bazen insanlarla konuşmak ve daha fazla bağlantı kurmak için harekete geçmemiz gerektiğini unutuyoruz. Bu yüzden yalnız hissettiğimizde bir sonraki  doğru adımın bu bağlantılara ulaşmak ve bu bağlantıları kurmak olduğunu fark etmiyoruz” diyor.

Uzman Psikolog Hüseyin EROL

Uzman Psikolog Hüseyin EROL 2009 yılında Dicle Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olmuştur. Yüksek lisans eğitimini Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uygulamalı Psikoloji Tezli Yüksek Lisans Bölümü’nde tamamlamıştır. Sanata olan yoğun ilgisinden dolayı Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Tv Bölümünü de okumaktadır. Bilişsel Davranışçı Terapi, Cinsel Terapiler, EMDR, Sağlık Bakanlığının Düzenlediği 3 Basamaktan Oluşan Uyuşturucu Uyarıcı Madde Bağımlılığı Tedavi Eğitimi, Şema Terapi, Tıbbi Hipnoz ve Ericksonian Hipnoterapi yaklaşımlarında eğitimlerini tamamlamıştır. Ayrıca Sağlık Bakanlığınca ‘Psikolojinin Tıbbi Müdahalelerde Bulunma Yetkinlik Belgesi’ne de ayrıca sahiptir. Columbia Üniversitesi ve Bilgi Üniversitesi işbirliğinde yürütülen Uluslararası Travma Çalışmaları programına katılmış, bireysel ve toplumsal travmalara müdahale üzerine eğitimler almıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir